Sevgili okurlarım,
Biliyorsunuz kısa kesip Aydın Havası olsun diye yedi yıl yazı yazdığım BG’deki çalışmalarıma son vermiştim.
Ama bir istisna ile:
İÇ MİMARLAR ODASI DAVASI!!!
Sevgili Çiçek ve Fatih BOZOĞLU sağolsunlar MESLEKİ ETİK ile ilgili bu konuda bana imtiyaz tanıyorlar.
Türkiye’nin en önemli meselelerinden biri olan TMMOB İÇ MİMARLAR ODASI’nın aidat borcunu ödemediğini iddia ettikleri Serdar ANLAĞAN’a karşı (…estağfurullah) davalaşma sürecinde gelinen noktayı, siz meraktan kıvranan okurlarıma bildirmeme fırsat veriyorlar.
Sadece BG değil bağımsız ve özgür bir yayın organı olan İÇ MİMARLIK DERGİSİ de bana görüşlerimi açıklama imkanı tanıyor. Kendilerine teşekkür ederim.
Sevgili okurlarım,
Siz şimdi bilmezsiniz…
Kim bu İç Mimarlar Odası?..
Kim bu İç Mimarlar Odası Yönetim Kurulu Üyeleri?
İç Mimarlar Odası yönetim kurulu üyeleri kaşlı gözlü, yağmurda ıslanıp çekmiş gibi duran daracık takım elbiseleri ve nal gibi kol saatleri eşliğinde siyasetçilerle verdikleri pozları odanın internet sitesinde yayınlayan tiplerdir. Genelde düşük cümle kullanırlar ve mantık hataları yaparlar.
Anladığım kadarıyla MİMARLAR ile İÇ MİMARLAR arasında bir SAVAŞ yaşandığına inanıyorlar.
Şöyle şeyler söylüyorlar:
“…kurtlar sofrasına dönen, piyasada yem olan içmimarlık sektörünün kurtlar tarafından parçalanması…”
“…Devletimiz adeta bir mimar devleti olmuştur.”
“… Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tamamen mimar egemen bir yapıya bürünmüş…”
“…mimar lobisi mahkemeleri yanıltmıştır.”
“… İçmimarlığı devletten yok etme daleverası…”
“… Mimarlığın devleti kuşatan bürokrasisi…”
“… Odadaki bir avuç kişi savaşsın…”
Vay babam vay!!!
Meğer bu Mimarlar devleti ele geçirmişler, biz iç mimarları kurtlar sofrasında parçalıyorlarmış ve İç Mimarlar Odası’ndaki bir avuç kahraman, Orklar’a karşı savaşan Elfler gibi savaşıyormuş!
İnanmıyor musunuz?
Bakın bunları temsilen İÇ MİMARLIK DERGİSİ’nde yayınlanan yazımın yorum bölümüne Muhittin İNCE adlı eski bir YK üyesi (…çok kızmış) neler yazıyor (…noktasına virgülüne dokunmadan yayınlıyorum) :
“Muhittin İnce Diyor : Değerli meslektaşım basamakları çıkmadan ışığı göremezsiniz, İçmimarlık mesleğini icra edecek kişilerin TC Anayasasının 135. Maddesi gereğince, Odaya üye olmaları yasal bir zorunluluktur. Gel gelelim meslek örgütümüzün durumuna Yönetim sizin aynanızdır, ve gönüllü bir iştir, mesleğe hizmettir, mücadele vermez iseniz elinizden ekmeğinizi alırlar, bu mücadele İçmimarlar Odasında birkaç kişinin sırtına yüklenmiş, kurtlar sofrasına dönen, piyasada yem olan içmimarlık sektörünün kurtlar tarafından parçalanmasına adeta meslektaşlarımız bile bu yazılarla alkış tutmaktadır. Yüzde doksan dokuzu farklı meslek guruplarınca işgal edilen mesleğimizin devlet kadrolarında durumu daha vahimdir. Devletimiz adeta bir mimar devleti olmuştur. Hangi kurum içmimar almaya kalkışmışa mimarlar meclisteki mevcut 30 civarındaki milletvekilleriyle emekli bakan ve bürokratlarıyla olayı bloke etmişlerdir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tamamen mimar egemen bir yapıya bürünmüş açtığımız davalarda bu mimar lobisi mahkemeleri yanıltmıştır. Gelgelelim Devlet Personel Başkanlığı ile Yök arasında dönen İçmimarlığı devletten yok etme daleverasına, Odamız Devlet Personel Başkanlığına yazdığı yazıda dedi ki 2005 yılında mimarlık mesleğinin içerisinden İçmimarlığı çıkarılmış mahkeme kararları var bu kararlara göre eşit miktarda mimar ve içmimar al,bunun üzerine dalevera başlıyor Devlet Personel Başkanlığı YÖK e bir sorayım diyor.&0 yıldır Mimar kadrosu İçmimar sınıfına atanan İçmimarlığın sehven alınmış bir kararla mimar kadrosuna atandığı kararını alıp İçmimarların Teknik hizmetler sınıfına atanabileceğine karar veriyor ve ne hikmetse bu komisyon Devlet memurluğu kanunundaki teknik hizmetler maddesini okumadan karar vermiş oluyorBu kadronun içerisin de arkeologdan jeomorfoloğa ant tarihçisine kadar tüm meslekler var İçmimar yok ve görmüyor İçmimara uzayı gösteriyor uzayda bir yerde istihdam. Odamız Konuyu mahkemelere ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Haklarını İnceleme Komisyonuna gönderiyor. Cumhurbaşkanlığı Baş denetçiliği arıyor 1 saat telefonda tartışıyoruz devlet vatandaşına entrika kurar mı diyoruz. Haklısınız diyor Kanunu değiştirin lafı dolandırıyor. Tabiki Odamız bununla da bırakmıyor, Devlet bürokrasisinde etkin olan içmimar eşlerinden yardım alıyor olayı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığına Ak parti Genel Başkan Yardımcıları üzerinden götürüyor sunumlar görüşmeler tak bir seçim sil baştan. Uğraşlar sürüyor bu kadar uğraş bu kadar mücadele Mimarlığın devleti kuşatan bürokrasisi ve siyasal gücüyle Odadaki bir avuç kişi savaşsın, sizin gibilerde, destek vereceklerine mimarların ekmeğine yağ sürecek böyle yazılar paylaşın sonrada neden benim işim yok deyin nasılsanız öyle yönetilirsiniz.Bu yazıya gereken cevabı vermek yerine paylaştığınız için çok ayıp ettiniz.”
Altına da DEVLET BÖYYÜKLERİMİZE yaptıkları ziyaretin haber linkini vermiş…
Mizahçıya böyle malzeme veriyorlar…
Bu fakir de bu Muhittin’e şöyle yanıt verdi:
"Serdar Anlağan Diyor :
Muhittin İnce’nin yazısından alıntı:
“…Uğraşlar sürüyor bu kadar uğraş bu kadar mücadele Mimarlığın devleti kuşatan bürokrasisi ve siyasal gücüyle Odadaki bir avuç kişi savaşsın, sizin gibilerde, destek vereceklerine mimarların ekmeğine yağ sürecek böyle yazılar paylaşın sonrada neden benim işim yok deyin nasılsanız öyle yönetilirsiniz.Bu yazıya gereken cevabı vermek yerine paylaştığınız için çok ayıp ettiniz.”
Bak!..bak!..
“…sizin gibilerde” diyor!
Dahi anlamına gelen de ve da’lar ayrı yazılır.
Sonra “…sonrada neden benim işim yok deyin nasılsanız öyle yönetilirsiniz” diyor!
Dahi anlamına gelen de ve da’lar ayrı yazılır.(iki)
Bir de “…ayıp ettiniz” diyor!
Bizi terbiye ediyor, ahkâm kesiyor, akıl öğretiyor.
Bir de üstü kapalı bir “kabadayılık” seziliyor!
İşte en baştan beri, 2011 yılından beri, yukarıda yayınlanan belki onlarca sayfa yazışmada yer alan mesleki etik sorunu bu!
Bu adamlar doğrudan karşımıza çıkamıyor ya isimsiz yazılar yazıyor ya bir takım güya “resmi” açıklamalarla aba altından sopa gösteriyor, sonunda icra davası açıyor, işi inada bindirip Türkiye Cumhuriyeti’nin mahkemelerini boş yere meşgul ediyor.
Böyle açıktan karşımıza çıkınca da kullanabildikleri yegâne üslup bu.
Sayın Meslektaşlarım,
Ben 17 Temmuz 1991 tarihinde T.C. Mimar Sinan Üniversitesi Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü – İç Mimarlık Ana Sanat Dalı’ndan mezun olarak 8400 No.lu lisans diploması ile mesleğim ile igili kanunların verdiği tüm yetkileri kullanmaya hak kazandım.
2002 Yılında TMMOB İç Mimarlar Odası’na 817 No. ile üye oldum. 2004 Yılında meslekten ayrıldım, terk-i ticaret ettim ve o tarihten beri mesleğimle ilgili hiç bir profesyonel çalışmada bulunmadım. 2004 Yılından beri vergi mükellefi değilim, işsizim.
TMMOB İç Mimarlar Odası üyelik aidatı borcum olduğunu iddia ediyor. Benim borcum yoktur çünkü 29 Kasım 2011’de e-posta yoluyla ve daha sonra o zamana kadarki tüm aidat borcumu ödeyerek 13 Aralık 2011’de el yazımla gönderdiğim fax marifetiyle TMMOB İç Mimarlar Odası’ndan istifa ettim.
Ancak TMMOB İç Mimarlar Odası, odanın Ana Yönetmeliği’nin 9.maddesinin 2. fıkrasında ve aynı yönetmeliğin 66.maddesinin 4.fıkrasında belirtilen hükümlere göre gerekli belgeleri iletip istifa sürecini tamamlamadığım için hala borçlu olduğumu öne sürüyor.
Buna göre ben 2011 yılında o zamana kadarki tüm aidat borcumu ödeyerek istifa ettiğimde, TMMOB İç Mimarlar Odası’na üye kimlik kartımı iade etmemişim, ıslak imzalı dilekçe vermemişim, çalışmadığıma dair Sosyal Güvenlik Kurumundan alınması gereken belgeyi vermemişim.
Üyelik kartımı kaybettim. Islak imzalı dilekçe yerine el yazımla imzalı fax çektim. Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan alınması gereken belgeye gelince: Bilerek vermedim çünkü amacım eğer TMMOB İç Mimarlar Odası yönetimi daha önce gösterdiği mesleki etik dışı muameleyi tekrarlarsa bunlara karşı bir mücadele başlatmaktı.
Bu yüzden karşınızdayım. Meslek onurumu savunmak için.
Sayın Meslektaşlarım,
Anayasa’nın 135.maddesinden bahsediyorlar.
Söz konusu madde şöyle:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI / H. Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları hakkında
MADDE 135- Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları; belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, meslekî faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlâkını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında, gizli oyla seçilen kamu tüzel kişilikleridir.
Bu paragraftaki “…meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlâkını korumak”la yükümlü TMMOB İç Mimarlar Odası’nın bana gönderdiği bir belgeyi dikkatinize arz ederim. (TMMOB İç Mim. O. ihtar yazısı)
TMMOB İç Mimarlar Odası antetli ve odanın Hukuk Müşaviri Av. Oğuz Atasoy’un ıslak imzası bulunan tarih atılmamış bu ihtar yazısının zarfında postalandığı tarih 22.05.2017’dir.
TMMOB İç Mimarlar Odası Hukuk Müşaviri Av. Oğuz Atasoy ihtar yazısının bir yerinde şu beyanda bulunmaktadır:
“…üyelikten ayrılanların mesleklerini uyguladıklarının belgelenmesi halinde, bu durumda bulunanlar üyelikten ayrıldıkları tarihten itibaren tüm aidatlarını cezalarıyla birlikte ödemek zorundadırlar”
Yani, ben TMMOB İç Mimarlar Odası’nın Ana Yönetmeliğine tam olarak uygun şekilde istifa etmiş olsaydım bile, daha sonra mesleğimi icra etmeye karar verip çalışmaya başladığımda, istifa etmiş bulunduğum TMMOB İç Mimarlar Odası’na aidat borcu adı altında para ödemek zorunda kalacaktım.
Oysa aynı Av. Oğuz Atasoy, T.C.’nin yüce mahkemesine sunduğu açıklamaların 6.maddesinde şöyle diyor:
“…mesleğini belli bir süre ya da süresiz olarak uygulamayacağını, bu yoldan gelir elde etmeyeceğini bildiren üyelerin üyelikten ayrılabileceği hükme bağlanmıştır.”
Av. Oğuz Atasoy aynı maddede, istifanın kabulü için gerekli belgelerin arasında “…Çalışıyor isen; çalıştığı iş yerinden alacağı yaptığı işi ve unvanını gösteren yazının veya kendi adına çalışıyor ise yaptığı işi gösterir vergi kaydının Odaya ulaştırılması gerekmektedir” diyor.
Av. Oğuz Atasoy’un bana 22.05.2017 tarihinde ıslak imzalı olarak gönderdiği ihtar yazısındaki ifade burada yer almıyor, aksine burada çalışıyor olsam dahi gerekli belgeleri temin ettiğimde istifamın kabul göreceği yazıyor. İleriye yönelik bir aidat borcu yaptırımından bahsedilmiyor.
TMMOB İç Mimarlar Odası Hukuk Müşaviri Av. Oğuz Atasoy’un bu tutumu TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI /H. Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları hakkındaki MADDE 135’te belirtilen “…meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlâkını korumak” ifadesine uygun mudur?
3458 Sayılı Mühendislik ve Mimarlık Hakkında Kanunun 1.maddesinin a bendinde, “Türkiye Cumhuriyeti hudutları dahilinde mühendislik ve mimarlık ünvan ve salâhiyeti ile sanat icra etmek isteyenlerin mühendislik veya mimarlık tahsilini gösteren Türk yüksek mekteplerinden verilen diplomaya haiz olmaları gerekir” diye yazıyor.
Türkiye’de kaç adet “İç Mimar” vardır ve bunlardan kaç adeti mimarlık fakültesi mezunudur?
TMMOB İç Mimarlar Odası’nın kaç adet üyesi vardır?
TMMOB İç Mimarlar Odası üyelerin kaç adeti mimarlık fakültesi mezunudur?
TMMOB İç Mimarlar Odası’nın üyesi olmayan ve iç mimarlık mesleğini icra eden kaç adet “İç Mimar” vardır?
TMMOB İç Mimarlar Odası’nın üyesi olmadığı halde iç mimarlık mesleğini icra edenler üzerinde her hangi bir yaptırımı var mıdır?
TMMOB İç Mimarlar Odası’nın mesleki hakların korunması ve geliştirilmesi, örneğin yıllardır önemli bir tartışma konusu olan “İç Mimarların İmza Hakkı” hususunda bugüne kadar bir kazanımı var mıdır?
TMMOB İç Mimarlar Odası’nın şube başkanlarının çeşitli yerel gazetelerde eş zamanlı olarak açıkladıklarına göre T.C. ve KKTC’nde diplomalı 60.000 iç mimar varmış. Ben burada yalnızca üç şube yetkilisinin, Bodrum, İstanbul ve Kırklareli temsilcilerinin noktası virgülüne varana kadar aynı ifadelerle yaptıkları basın açıklamalarına dikkatinizi çekerim.
Burada eklemediğim daha bir çok şube 2018 yılının yaz aylarında aynı açıklamayı yapmışlardır.
Benim bildiğim kadarıyla TMMOB İç Mimarlar Odası’nın 4800 üyesi vardır.
Av. Oğuz Atasoy, yüce T.C. mahkemesine sunduğu açıklamaların 3.maddesinde 6235 sayılı TMMOB Kanuna dayanarak, 25.04.2006 tarih ve 26149 sayılı Resmi gazetede yayınlanan TMMOB İç Mimarlar Odası Ana Yönetmeliği 7/(a)-1 maddesine istinaden şöyle diyor:
“…Türkiye sınırları içerisinde mesleklerini ve sanatlarını uygulamaya yasal olarak yetkili bulunan iç mimarların, mesleki faaliyette bulunabilmeleri veya meslekleriyle ilgili bir işte çalışabilmeleri veyahut meslek alanıyla ilgili eğitim faaliyetlerinde bulunabilmeleri için mezuniyetlerini izleyen bir ay içinde Odaya üye olmaları ve yükümlülüklerini yerine getirmeleri zorunludur”
Ancak TMMOB İç Mimarlar Odası’nın kendi beyanlarına dayanarak 60.000 iç mimarın arasında yalnızca 4800’ü üzerinde aidat borcu yaptırımı var. Odaya üye olmayanlara karışamıyor.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI IV. Çalışma ve sözleşme hürriyeti hakkındaki maddesinde şöyle yazıyor:
MADDE 48- Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir. Özel teşebbüsler kurmak serbesttir. Devlet, özel teşebbüslerin millî ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürümesini, güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirleri alır.
Av. Oğuz Atasoy’un bana 22.05.2017 tarihinde ıslak imzalı olarak gönderdiği ihtar yazısındaki ifadesi anayasanın bu maddesine uygun mudur?
Mesleki hakların korunmasında, geliştirilmesinde, kazanımında hiç bir faydası olmayan, yetkisiz olarak iç mimarlık mesleğini icra edenler üzerinde hiç bir fiili yaptırımı olmayan TMMOB İç Mimarlar Odası, üyesi olmayan iç mimarlara karışamıyor.
Sayın Meslektaşlarım,
TMMOB İç Mimarlar Odası sözlü ifade ile, e-posta ile, elyazısı ve ıslak imzalı fax ile 2011 yılında o zamana kadarki tüm borcunu ödeyerek istifa etmiş olan bir üyesine, TMMOB İç Mimarlar Odası Hukuk Müşaviri Av. Oğuz Atasoy’un yanıltıcı ifadesiyle ihtar yazısı gönderiyor ve icra takibi başlatıyor sonra da dava ediyor.
İç Mimarlık Mesleği’nin tarifindeki karmaşa ve yasaların İç Mimarların yetkilerini ve haklarını belirlemekteki eksikliğinden dolayı, fakülteden mezuniyetimden beri geçen 27 yıl yasalarla korunan hiç bir hak ve yetkim olmadan haksız rekabet ve suistimal ortamı içinde geçti.
2005 Yılından sonra gelen tüm TMMOB İç Mimarlar Odası yönetimlerinin mesleki haklarımın kazanılması ve korunması hususunda hiç bir yararı olmadığı gibi mesleki dayanışma maksadı ile üye olduğum bu söz konusu kurumun bünyesine mimarlık fakültesinden mezun olmayan kişileri de üye kabul ettiğini bildiğimden ve haksız rekabet ve suistimale ortak olduğunu düşündüğümden benden istedikleri Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan alabileceğim belgeyi teslim etmeyi reddettim.
Bu Dava bir borç davası değildir. Bir mesleki onur davasıdır.
Meslek yalnızca para kazanmak odaklı olamaz. Meslek içinde etiği, hakkaniyeti, liyakâti de içerir. Ben 2005 yılından beri TMMOB İç Mimarlar Odası yönetimlerinde bu anlayışı göremedim. Eğer içlerinden birisi çıkıp da insan merkezli bir yaklaşımda bulunsaydı şu an bu tartışma yaşanmıyor olurdu.
TMMOB İç Mimarlar Odası’na aidat borcum yoktur.
Bu Muhittin İnce’nin anlattığı fantastik “mimar – iç mimar savaşı efsanesi”nin de tartışılan konuyla ilgisi yoktur.
Bak, de’ler da’lar ayrı…Dahi anlamında…(üç)
Öğren de gel!"
E ben şimdi sizin karikatürünüzü çizmez miyim?
[https://www.bodrumgundem.com/2018/10/31/1-mimar-ic-mimar-savasi-orklar-ve-elfler-serdar-anlagan-yazilari/]1. Mimar-İç Mimar Savaşı (Orklar ve Elfler)-Serdar Anlağan yazıları…