Bugün ülkemizde mimarlığın en önemli sorunu meslek etiğinin çiğnenmesidir.
Teoriye pratik ile yaklaşan bir metotla başlarsak eğer, önce mesleki pratiğimizin deneyim ile elde edildiğini hesap etmeliyiz (Ampirik bilgi).
Buna göre mesleki etik bağlamında, modern hukuğun temel ilkelerinden biri olan masumiyet karînesi gereği mesleğe yeni başlayan bir mimarın yeni doğmuş bir bebek gibi masum olduğunu kabul etmeliyiz. Yeni mezun mimar üzeri yazılmamış bir sahife gibi "tabula rasa"dır.
Etik, hukuk ile ahlâklılık arasında gerçekleştirilen diyalektik sentezdir.(1)
Yani, malzemeden çalmak hukuki bir sorun, bir suçtur. Emanet usulü işlerde, taşeron ile işverenden gizli anlaşma yaparak komisyon almak ahlâksızlıktır. Her ikisi de meslek etiğinin çiğnenmesi anlamına gelir.
Demek ki her işte olduğu gibi mimarlık mesleğinde de etik en önce dürüstlük üzerine inşa edilir. Ve bu bireyseldir.
Mimarlık etiği üzerine bir basamak yukarıdaki tartışmaların çıkmazı ise toplumsaldır.
Yani, Zaha Hadid’i mi övelim yoksa Hassan Fathy’yi mi?
Toplumsal etik sorunları önünde sonunda ekonomi-politik ile çözülür.
Burada bireysel etik ile toplumsal etik bütünselleşir.
Yani, dürüst ve ehil bir mimar olarak toplum çıkarını düşünerek tasarlayıp inşa ettiğiniz "şey"in zaman içinde neye dönüşeceği meselesi sorgulanır.
Her ne kadar yargıda “Bir işte maksat ne ise hüküm ona göredir”(2) ilkesi asalsa da “Bir eylemin erdemini belirleyen sonuçtur”(3) ilkesi de aynı derecede etkendir.
Yani, Albert Speer dürüst ve ehil bir mimar olarak, benimsediği ırkçı-faşist Nazi ideolojisine göre sözde “kamu yararı” için iş ürettiğinde mesleki etik sınırları içinde midir, değil midir?
Bu soruyu hiç bir normal insan olumlayamaz.
Demek ki, meslek etiğini belirleyen mimarın ürettiği işin nevi değil, sonuçlarıdır.
Ne olursa olsun, mimarlık gibi toplumsal etkisi güçlü bir mesleğin üyelerinin, hekimlik gibi bireysel bir “etik kod” benimsemesi ön koşuldur. Hekimlikte olduğu gibi burada da “yaşamak ve yaşatmak” mesleğin varlık nedenidir.
Aklı başında hiç bir insan Nazi toplama kampı Auschwitz’in planlarını çizenleri “mimar” olarak nitelendirmez.
Ve fakat, bazen maksat ne kadar iyi-doğru olsa da sonuç yıkıcıdır.
Ve bu, bazen çok uzun bir tarihsel süreçte açığa çıkar, toplumsal değişim ve evrimin neticesinde döneminde erdemli olarak nitelendirilen işler tersine döner. İnsan hayatı bu sonuçları görmeye yetmez. Döneminin onurlu mimarlarının eserleri etkiledikleri sonuçlardan dolayı mesleki etik dışı kalır.
Mimarlığın kalıcılığı tartışması abesle iştigaldir. Mimar “tasarımcı” değildir. Tasarımcıdan yukarıdadır. Mimarın başarısının ölçütü eserinin kalıcılığı ve kamu yararıdır.
Kaba maddeciliğin korkunç sonuçlarından modernizmi sorumlu tutma sahtekârlığı bugün içinde yaşadığımız kaosu doğurmuştur. Modernizmde sabit, metafizik bir unsur yoktur. Modernizm insancıllık ve akılcılık temelleri üzerine inşa edilen diyalektik bir süreç içerir.
Bu bakımdan, Modernizm adlandırmasında tıpkı Diyalektik Materyalizm gibi bir -izm kullanılmasından hareketle, bunun gelip geçici bir felsefe, ideoloji veya akım olarak nitelendirilmesi ilinek sofizmidir, safsatadır.
Bu safsatanın sözde Post-Modernizm başlığı altında tartışmaya açılması meslekteki gerilemenin ve etik yıkımın nedenidir. Buradaki asıl sorun bireysel ve toplumsal yozlaşmadır, sömürüdür.
“Hiç kimse iki efendiye birden hizmet edemez…”(4) ve “Biz hiç bir insanın içine iki kalp koymadık…”(5) ifadelerini mesleki etiğin bireysel kısmı ile ilintilendirirsek, buna göre mimarın meslekteki varoluşu bireysel ahlâkına bağlıdır ve bunu çiğnemediği sürece mesleki etik dışında değildir. En azından şimdilik!
Ancak, mimarın toplumsal yozlaşmanın paydaşı olmadan meslekte iş üretmesi ne kadar mümkündür?
İnsanın özü, tek tek her bireyde var olan bir soyutlama değildir. Gerçekte, insanın özü, toplumsal ilişkilerin toplamıdır.(6)
Yani, mimar meslek etiğinde ancak ve ancak tarafını seçerek kalabilir.
Acı ama gerçek!
Serdar Anlağan
İç Mimar MSÜ 1991
(1) Hegel
(2) Roma Hukuku ve Mecelle
(Benignae faciendae sunt interpretationes et verba intentioni debent inservire : Yorum geniş bir tarzda yapılmalı ve kelimeler niyet ve maksadı gerçekleştirecek manada anlaşılmalıdır.)
(3) Genrich Altshuller
(4) Matta 6-24
(5) Ahzâb Suresi - 4
(6) Marx