Igrenc bi yoneticim vardi. Bir sene once isten ayrildi da huzura erdik tüm şirketcek. Dedikoducu, dengesiz bi tipti. Projedeki herkesle ayri ayri ugrasti. Projenin çözüm mimarıydı ve diğer tüm danışmanlar ona bağlıydık.
Proje ekibindeki çoğu kişi o dönem işe başlamıştı ve bu deli yüzünden süratle kaynaştık. Birbirimizle konuşmak, geyiğini çevirmek iyi geliyordu çünkü. Hatta bir tane excel dossyası oluşturduk, kime, nerede, ne zaman, kimlerin yanında ne dediğini falan not alıyorduk. Birarada olmak bizim şansımızdı, bu şansı biz varettik tabi ama haftasonları falan sebepsiz yere ağladığımı bilirim yine de. En büyük sorun da dengesiz oluşu ve herşeyi kulis yaparak sorun haline getirmesi. Yüzleşmek de bu sebeple zor oluyordu. Eğer gidip arkamdan böyle böyle demişsiniz desek, bu defa aradaki kişiye hayatı zindan ediyordu falan. Yöneticilerimizle paylaşsak da konuyu, proje sebebiyle ona muhtaç olduklarından hiçbir şey yapmadılar.
Neyse sonra proje bitmeden, “kisisel” nedenlerle projeden ayrildi. Bunca kötü davranışı yetmezmiş gibi bir de isleri yikti uzerimize. Yakin bi arkadasim simdi boyle bi kişiyle calisior ve benim de eski anilarim canlandi tekrar. Ugrasmadigim icin cok pismanim gercekten!insanin basireti baglaniyor boyle durumlarda. En önemlisi işyerinde destek alabileceğiniz, paylaşabileceğiniz birilerinin olması. Eğer ben de onunla uğraşmış olsaydım eminim böyle kötü hissetmezdim, yıllar sonra bile sinir oluyorum hatırladıkça.
Boyle bir tecrubesi olan var mi? Özellikle de, yoneticisinden böyle muamele görüp, karsisinda pes etmemis birilerinin deneyimlerini dinlemek isterim. Bİldiğim kadarıyla mobbing alanında çok ciddi davalar ve deneyimler biriktirmiş değiliz çalışanlar olarak
bu tiplerden her iş yerinde en az bi tane var galiba…
en temizi daha ilk iş ilişkisini kurarken yeterince mesafe koyup gerekirse biraz diş göstermek
bazısına bu da işlemiyor tabi, o ayrı. tavırları mobbinge varan seviyedeyse belki önce şikayet etmek, sonuç çıkmıyorsa bir avukata danışmak iyi olabilir…
Yönetici ile uğraşmak için bazı metodlarım var aslında. Bir tanesini paylaşmak istedim:
Eski şantiye şefim tam bir kibir abidesiydi. Ve başırılı bir iş olduğunda bunu kendine mal etme konusunda olduğu kadar yanlış yaptırdığı işlerin faturasını başkalarına kestirmek konusunda da uzmandı. Yanlış bir karar aldığı zaman kimsenin ondan daha iyi bilmediği kabulu ile bizim gibi “sinek mühendislerin” sözlerine itibar etmezdi. Teknik ekipten hiç kimse (menfaat ilişkileri olanlar dışında) kendisini pek sevmezdi. Samimi bir haritacı arkadaşım (ki biz ona iso derdik) ile bir tezgah yaptık. Bunu anlatmadan önce şantiyelere dair ufak bir bilgi vermek istiyorum.
Şantiyelerde patron vekili mühendisler -yönetim anlayışları ne olursa olsun - patronlara maddi konularda güven verdikleri sürece ve teknik ekibi elinde tutabildiği sürece en son gözden çıkarılan çalışanlardır. Çünkü idari ilişkilerini, personel ilişkilerini ve hakedişlerini vekillerinin üzerinden yürüttükleri için devasa bir sorun yaşamadıkları ve alternatif bir aday bulmadıkları zaman ilerleyen bir işte gözden çıkarılmak istenmezler.
Hal böyle olunca başka bir yol denemek zorundaydık…
Eldeki veriler şöyleydi:
1.
Şantiyenin satın alma ve muhasebesine genel merkezdeki finans müdürüne yakın bir isim getirmişlerdi. Tabii ki piyasa borçlarının da elden ödemesini yapan kişi buydu. Ancak şantiye şefi ile aralarında bir tür güven ilişkisi sorunu vardı. Çünkü şantiye şefi haklı olarak ödemeleri firmalara açıp teyit ediyordu. Muhasebeci de piyasaya ödemelerini eksik yapıp bu paraları hem kendine yönelik kredi olarak kullanıyor. Hem de malzeme bağlantılarında firmalardan sakal alıyordu. Nitekim haysiyetsiz şantiye şefimiz ile hırsız muhasebecimiz arasında cereyan eden bir gerilim vardı.
2.
Firmanın tırnak içinde “haktan hukuktan yana” olan patronu (bizler böyle patronlara hacı diyoruz ve çok tehlikelidirler, namazında niyazında şeklinde ön unvanla da tabir edilirler:); şantiye şefinin ve yine şantiyeye ziyaret ettikleri zamanlarda kendi konaklamalarını sağlamak için bir ev tutmuşlardı. Ayrıca şantiye aracı da şantiye şefinin kullanımındaydı.
Ve bir gün ışık parladı…
Her şey muhasebecinin yine bir gün şantiye aracını alıp çarşıya gitmesi ile başladı. Aracın sağ ön koltuğunda o araçta olmaması gereken uzun ve sarı renkli bir saça rastlanmıştı. Aracı kullanan sadece 2 kişi vardı.
Deneyimsel bilgi: sesin havada yayılma hızı 330 m/sn dir. Ama dedikodunu yayılım hızı şantiyelerde ses hızının en az 3 katıdır. Ve bu kadar hızlı olduğu için ters doopler etkisi ile aynı konu aylarca gündemde kalabilir.
Yakın takibe aldık ve şantiye şefinin çarşıda şoförlerimizden biri tarafından sarışın bir kadınla görülmesi ile konu netleşmiş oldu. Ve bu kadının şantiye yanındaki oto galerinin sahibi olmasını öğrenmemiz çok zaman almadı. Kadının evli olduğu ve eşinin ise mersinde görev yapan bir asker olduğu vs…
Şantiye şefinin küçük kaçamakları her gün başka bir sansasyonel olayla şantiyeyi adeta sallıyordu.
Bir gün muhasebecimizi çarşida asabi bir kac kisi durdurup bu araç kimin aracı diye sormuşlar… Üzerine şantiye şefi 3 hafta şantiyeden çıkmaz oldu…
Ya patron duysa…
Eyvah! adam HACI ve şantiyesinde böyle bir olayın duyulmasını, kendi ismine leke sürülmesini ne kadar hazmedebilir. Hele bu aykırı ilişkinin kendisi için tutmuş olduğu şantiye evinde… vs…vs…
İso 1 hafta içinde işten ayrılacaktı ve bana şöyle bir şey teklif etti: “Gel dedi ben gitmeden bu adamı güzel bir döveyim.” dedi. “İçinizi rahat edeyim.”
İso dedim senin adanada tiyatrocu arkadaşların vardı de mi?
Bi seneryo yazsak oynarlar mı acaba?
-Seve seve…
Olay şöyle gelişir: karısının onu aldattığını öğrenen adam çok içmiştir. ve bir akşam tak eder! Alkol masasında şantiye şefini arar…
Seni tanıyorum… evini ve çalıştığın şantiyeyi biliyorum… gelip kafana sıkacam…
Derken yemi yutan şantiye şefi bir kaç gün şantiyeye uğramaz. Ve adres- isim bilgilerini verebilecek 2 kişi vardır. biri muhasebeci (hırsız ve asabi olan ve aracı çarşıda sorduklarını kendisine söyleyen) diğeri formeni (patronun sağ kulağı ve aracı sordukları meseleden haberdar olan)
Konuyu muhasebeciye açtığı gibi iftiraya uğrayan muhasebeci tüm pisliklerini kusmak için olayı büyütür. Ve olay patronların kulağına gider…
Konuyu Formen’e açtığı zaman şantiyenin selayeti açısından bu bilgiyi patronla paylaşma ihtiyacı duyacaktır. Çünkü şantiyeye silahlı bir adam gelirse (muhtemelen subay) ve eşi ile ilişkisi olduğunu iddia ederse burdan çıkacak olayların sorumluluğunu almamayı tercih edecektir. Tabi birazda insanoğlunun fıtratı gereği böyle bir şeyi birileri ile paylaşmak isteyecektir.
Hadi yaaa… Ne diyorsun abi öyle mi olmuş… vah vahh!!
Ok yaydan çıkarsa birileri bu işten sıyrılamayacaktır
Sonra ne mi oldu…
???
Cuma günü mobbing e uğradım. Sağolsun yöneticim birşeyi anlamayınca ben anlatamadı, ben bir şeyi anlamayınca ben anlamadı oluyorum. Mobbing şöyle gerçekleşti, bir konuyu anlattı bana tezat birşeyler var gibi geldi netleştirmek adına bir daha sordum, yanıtı: çok sığ şekilde bu duruma karşı beni aşağılamak oldu.
ben bir durdum ve sonra tepki gösterme kararı aldım. bağırmışım. camlar aşağı indi. (şaka şaka az kaldı :) bana sakin ol dedi, sakin olmamalıydım, olmadım. malesef şirkette kendi alt seviyesindeki sayılı kişileri karşı şuursuz sözcüklerle aşağılayabiliyor. daha önce de yanıtını almış. bana karşı da artık daha az dikkatsiz olur umarım. kendisine burdan da bağırıyorum, dayanışmaya davet ediyorum, hiyerarşiye ya da rekabete değil…
Bu tekrar eden bir durum mu?
artık etmiyor.
Daha önce lisans eğitim sürecinde okulda bir, iki hocam tarafından mobbinge uğradım. Çok ağır gelmişti ki mobbing nedir tam bilemiyordum bile. Araştırmıştım. Mobbing konusu ülkemizde yeni sayılır. Bir sivil toplum kuruluşu vardı istanbulda halen varmı bilemiyorum ama benimle ilgilenmişlerdi sağolsunlar. Sonra ben bu konuda birşey yapmadım ama bulursan onları yüzyüze görüşebilirsin muhtemelen avukatları falanda vardı bu konuda en güzel yardımı onlardan alabilirsin bence.
Baktım şimdi halen oradalar muhtemelen dahada büyüyüp, güçlenmişlerdir. http://mobbingdernegi.org.tr/
Göze göz dişe diş çünkü burası bir cumhuriyet(resmî olarak)