Teker Teker Gelin Üleyn


Bugünlerde kendimi Cüneyt Arkın filmindeki Malkoçoğlu gibi hissediyorum.
İş yoğunluğum o kadar fazla ki, her gün mesai kalıp bir de üstüne haftasonları çalışsam bile yetmiyor.
Bir projeyi yönetmek her zaman beni mutlu etti.Hatta biraz işkolik de sayılabilirim.Ancak herkesin bir kapasitesi, yapabilme gücü var. Bağlı olduğum kişi, sanki zaman kavramı yokmuş,sanki paralel evrende yaşıyormuşuz gibi davranıyor.1Haftalık işi 1gün,1günlük işi 1saate sıkıştırmamı istiyor. Haliyle işler yetişmiyor, yetişmeyince de sinirlenip bağırıyor. Sonra aniden sanki dünyanın en şeker insanı gibi davranıp, destek oluyor. Bu söylediğim uzun zamandır böyle.
Diğer departmanların iş yükünün fazlasını da biz yapıyoruz. Neredeyse her departmanın.
O kadar çok zamanları oluyor ki, saçma sapan konularla seni bunaltabiliyorlar. Kendilerinin karar vermesi gereken konulara bile senin karar vermeni istiyorlar.Design departmanı vidasına kadar sana soruyor. Kalite, müşterinin onay verdiği parçalarda bile, “hayır biz onay vermiyoruz” diyor. O kadar boş vakitleri var anlayacağınız.
Kullanılacak hammadde, üretilmesi, ölçülmesi, planlanması, design sorunları, kalitesel problemler, hatta lojistik planları. Tüm hepsiyle ben ilgileniyorum.Müşteri memnuniyeti de zaten yapmam gereken gerçek iş
Yine de yetmiyor. Malum korona aldı başını gidiyor. Beni şu korona değil ama bunlar bitirecek.
Sizce ne yapmalı sayın mumia ahalisi?

1 Beğeni