Merhaba Sevgili Mumialılar,
Hem geçmişte yaşadığım hazin sonlu bir anımı hem de bu konu hakkında ilgi duyanlara fikir vermek adına böyle bir konuyu sizinle paylaşmak istedim.
İstanbul sınırları içerisinde yaşadığım dönemde hevesli, istekli, hayalleri olan bir mühendis olarak üniversiteme el sallayıp işten işe koşturmaya başladığım o günlerin ardından birkaç yılın geçmesiyle hepimizin ya da birçoğumuzun aşina olduğu geçim derdi bataklığına ben de düştüm. Hayallerim katettiğim yolda beni beklerken; ben bu çukurda hareketlenmeye ve koşturmaya başladıkça daha fazla aşağı çekiliyordum. Mevcut durum altında hayallerimin türevini almaktan başka bir çarem yoktu ve o da "pilot olmak"tı. Bu hayale odaklandım ve kırılmayacağını düşündüğüm bir dala umutlarımı bağlayıp kendimi bataklığa bıraktım. Sonuçta umutlarım yeşerirse beni o bataklıktan kurtaracaktı. Bu kadar hayasızca benzetme edebiyatından sonra biraz da işin teknik kısmını anlatayım.
Yetiştirilmek üzere ikinci pilot (first officer) aday adaylığı sadece THY A.Ş’ye ait bir iş ilanı değil. Pegasus’ta, Sun Express(%50 THY)'te ve diğer yabancı firmalarda da aynı kategoride iş ilanı açılmaktadır. Benim açımdan yaş üst limiti ve aynı firmada çalışan pilot tanıdıkları olarak uygun olduğunu düşündüğüm THY idi ve ben sürece onunla başladım.
THY’de normal şartlar altında her yıl nisan ile haziran ayları arasında bu iş ilanı açılır ağustos ayına kadar aday adayları online başvurularını yapıp kapıyı arkalarından kapatırlar ve yaklaşık 5-6 aylık “burası sörvayvıy beyler, burda şaka yok herşey gerçek” sezonu başlar. Yaklaşık 200k insanın başvurup sadece 500 (bazı yıllar 900 olmuştur) kişinin kazanacağı bir süreçtir. Bu süreçte Dil, Teknik Bilgi (Fizik ve Matematik), Hafıza, Konsantrasyon, Çoklu Görev-Psikomotor ve Psikoloji alanlarında sınanırsınız.
Dil sınavıyla başlayalım. Thy aslında günün sonunda TOEFL veya IELTS kabul ediyor sadece fakat bu durumdan geç haberdar olan ve online başvuru esnasında “ama benim ingiliccem iyi, sırf şu an elimde TOEFL belgem yok diye başvuramayacak mıyım yahu” diyenlere kendilerini kanıtlamaları için bu sınavı sunuyor ve “bu mülakat sürecinde bir yandan TOEFL’ına da girip en az 65 almayı unutma” diyor. Dolayısıyla çoktan seçmeli, yer yer boşluk doldurma ve “listening”li elementary ile başlayıp advanced ile biten bu sınava giriyoruz. Sınav kademeli ilerliyor. Mesela ard arda 4 soru yanlış yaparsanız elenirsiniz veya 3 soru emin değilim. Hatta doğru yanlış tekrarlı ilerlerseniz de elenmeniz mümkün. Detay verilmilyor. Sistem gizli. Atatük Havalimanı’na komşu, metrobus “Beşyol” durağına yürüme mesafesinde, sanırım İstanbul Aydın Üniversitesi’nin önünden yürüme manzaralı THY yönetim binası içerisinde internet cafe gibi bir odada gerçekleşiyor olay.
Eveeeet dil sınavını geçtik. Hayırlı olsun. Tebrikler. Daha arkada en az 15 tane mülakat seni beklerken, ortamlarda bir şakalar espriler… Pilot oldum havaları… Hangi konudan konuşulursa konuşulsun finali havacılık sektörüne atıfla bitirmek gibi yan etkiler vücutta görülebilir panik yapmamak lazım. (Bu arada, size bekleyen mülakatların sayısı ile ilgili mübalağa sanatına başvurulmuştur.)
Şimdi geldik ikinci mülakata…
Bir yandan da TOEFL sınavımıza kaydımızı yaptırdık göz ucuyla takvimi yokluyoruz.
İşte o. Mülakatların mülakatı. Adayların en az %80’inin ipini çekip kuyuya düşüren o mülakat. Öyle ki adayların patır patır döküldüğü adeta Thy’ye “napıyon birader un mu eliyon” dedirten o mülakat. Aslında Thy’nin suçu yok. Sınav almanlara ait adı da “DLR Sınavı (ilgili arkadaşlar internette araştırsın)” diye geçiyor. DLR açılımı “Alman Havacılık Merkezi” demek ve evet haklısınız ordaki D harfi “Deutsche” demek mesela. Diğer harflere çok da gerek yok, sonuçta konu belli. Velhasıl, mülakat sabah 8:00 sularında başlıyor ve yaklaşık 16:00’a doğru bitiyor eğer hafızam beni yanıltmıyorsa. Bu süre zarfında yaklaşık birer saatlik modüllerden oluşan sınavlara giriyoruz. Yetmedi… öğle arası veya molası yok. Modüller arası en uzun mola 15dakikadır. Sabah mülakat yerine giderken açık bakkal bulup yanımıza ne aldıysak onunla giriyoruz bu “söyvayvıra”. Aslında yeterince öcü gibi anlattım. İşin özü modüller birer oyundan meydana geliyor ve zevkliler. Thy o kadar da gaddar değil bu konuda ve 1 ay önceden bu modüllere çalışabilmemiz için mail yoluyla bize bir kit gönderiyor mülakat günü karşınıza ne çıkacak görün diye. Ne var bu kitte dersen yukarlarda da anlatmıştım “Teknik Bilgi (Fizik ve Matematik), Hafıza, Konsantrasyon, Çoklu Görev-Psikomotor” konularını ele alan oyunlar. Konuyu daha fazla merak eden varsa, DLR sınavı diye araştırıp “pilotluk yetmez youtuberlık da lazım diyen pilotlar”ın “youtube” hesaplarından öğrenebilir.
Ve o da ne!? Geçtiniz bu mülakatı da. Vallahi geçtiniz. Kit elinize ulaştığında “bu ne yauv” dediniz ama mülakata kadarki 20-25 günlük bu süreçte beyninizi adeta bisiklet öğrenmek isteyen bir genç gibi eğittiniz. Hatta DLR mülakatına baya keyifle girdiniz ve keyifle çıktınız. Üstüne TOEFL’I da hallettiniz. Öcü möcü yok yani. Bunlar hep babaanne masallarından kalma…
Şimdi geldik psikolojik mülakata. Buraya kadar fiziksel ve analitik açıdan pilot olacağını ispatlamış olabilirsin ama psikolojin buna hazır mı? Baban ölmüş: tamam ya ucağı indirince ruhuna fatiha okuyacağım diyebilir misin? Çocuğunun okul servisi kaza yapmış ve şu anda yoğun bakımda: sen ise ondan en az 18 saat uzaklıkta bir mesafedesin ve 3 saat sonra yardımcı pilot olarak uçağı kaldırıp İstanbul’a döneceksin… Neden bu kadar negatiflik… O zaman güzel günlerden bahsedelim… Ya da evlilik yıl dönümün var yarın ama sen bugün 3 günlüğüne yola çıkacaksın. Olmadı mı? Peki çocuğunun 1. yaş günü var, bütün yakın eş dost sizin evde. Ev gümbür gümbür ama sen bir otel odasında ve bir hayli uzakta. Her neyse konu çok dağıldı. Zaten buraya kadar okuduysan az kaldı sabret. Bu psikolojik mülakatın adı “CRM” yani “Crew Resource Management”. Aslında konu; senin diğer pilotla, senin kuleyle ve senin uçak yazılımıyla olan iletişiminde yanlış anlaşılmalardan doğan uçak kazalarındaki “pilot hataları”nı gidermek. Güzel haber şu ki eğer bu mülakatı geçersen, önünde son bir mülakat kalıyor ve o da tam olarak mülakat sayılmaz. Firma içerisindeki kıdemli kaptan pilotlarla söyleşi bile denebilir ama konumuz şu an o mülakat değil, CRM mülakatı… Bu mülakata çağrıldığında tamamen hissiz boş duvarlardan oluşan ve duvara bitişik sandalyelere yerleşip önlerindeki masada laptopla oynayan genellikle 2 veya 3 profesyonel klinik psikoloğun olduğu bir odada ecel terleri döküyosun. Öyle ki içinden girip dışına çıkıyolar. Anlatılan bu. Adımı seslenip beni çağırdıklarında karşılarındaki o numune sandalyeye oturup derin nefes aldıktan sonra bu mülakata da en az diğerleri kadar hazırım(!) demiştim içimden ve açıkçası karşılıklı olarak muhabbet eder gibi akıcı bir mülakat oluyordu. Bana hiç absürd sorular sormadan sadece geçmişimi anlatmamı isteyerek başlamıştı mülakat. Bazen beni durdurup geçmiş lise, üniversite, iş hayatı anılarımdan sorular soruyordu ve işin ilginç tarafı normalde mahkeme duvarı kılıklı bu insanlar güler yüzle karşılık veriyordu benim anlattıklarıma.
Ve bir soru geldi, yüzüme çarptı adeta. Sesin kimden çıktığını bile fark edemediğim, bahsi geçen bu mülakatta duymasını asla kabullenemeyeceğiniz bir soru. 4 5 aylık emeğin, çabanın, alın terinin, umutların, heveslerin, gelecek planlarının birkaç saniyede solup kuruyan ve yerlere saçılan ağaç yapraklarına dönüşmesi gibi… siz kenarda çaresizce seyrederken o yaprakların ezilmesinin çıkardığı ses gibi bir soruydu duyduğumda kulaklarımdan içeriye süzülen.
-Duygusal biri misindir?
Artık cevabın çok da önemli olmadığı, sorulara verdiğim cevaplardan çoktan beni afiş ettiği bir soru. Zaten bunu fark edince hiçte ezilip büzülmeye gerek yoktu. Bu soruyu duyduğumda pilotluk kariyerimi(!) tamamladığımı anlamıştım ve altına basa basa hatta bağırarak cevap vermek istedim ama onun yerine sakince “Evet” dedim.
Onu hatırladım, o ilk online başvuru yaptığım günü. Bataklıktayken umutlarımı bağladığım o dalı hatırladım. Kırılıp gitmişti.
SON
Yalnız aşırı hikayevari yazdım onu fark ettim sanki bir kez daha duygusal biri olduğumu bağırmak istercesine.
Altı üstü bir mülakattan elendim.
Hehe.